Organların canlılığını koruyabilmeleri ve görevlerini yapabilmeleri için besin maddelerine ve oksijene gereksinimleri vardır. Bunlar organlarımıza kan ile ulaştırılır. Kan ise organlara atardamarlar (arter) yolu ile taşınır. Kanın atardamarlara pompalanması işini kalbimiz yapar. Her organ gibi kalbin de beslenmesi gereklidir. Kalbin kendisini besleyen damarlara “koroner damar” (koroner arter) denmektedir. Koroner damarlarda olabilecek hastalıklar doğrudan kalbin çalışmasını ve verimini etkileyeceğinden dolayı hayati öneme sahiptir.
Koroner damarların en çok görülen ve en önemli hastalığı koroner aterosklerozdur (damar sertliği). Bu hastalıkta, koroner damarlarda yer yer, başta kolesterol olmak üzere bir takım maddeler birikmekte ve buralarda darlıklar ve tıkanıklıklar oluşmaktadır.
Kalp yetmezliği kalbi etkileyen çeşitli hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Kalp kasında meydana gelen rahatsızlıklar, kalbin kanı pompalama güçlüğü, kalp damar hastalıkları, tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), kalbin kapaklarında sorun olması, alkol kullanımı, kalp yetmezliğine neden olurlar.Damar sertleşmesi sonucu damarın esnekliği kaybolur. Sertleşmiş bir damara da kan pompalamak güçtür. Bu da kalbin yetersiz çalışması demektir. Damar sertliğinin bir başka etkisi de kalbe gelen kanın ve oksijenin azalmasına neden olmasıdır.
Kalp kasında iltihap oluşması ve tiroid bezinde fazla miktarda hormon salgılanması(hipertiroidi) kalp yetmezliğine yol açabilir. Kalp kasında hasar çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar (kardiyomiyopati).Kalp krizinde kalp damarının tıkanıklığı söz konusudur. Sonuçta o damarın beslediği kas tabakası ölür. Kalp krizi sonucu hasta yaşayabilirse o yerde kasılmayan kas tabakası meydana gelir. Bu da kalp yetmezliğine yol açar.
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm civa (Hg) olarak ifade edilir. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması durumu ise hipertansiyon olarak tanımlanır.Kan basıncı sistolik (halk arasında büyük tansiyon) ya da kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç ve diyastolik (halk arasında küçük tansiyon) ya da kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınç olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı değerleri sırasıyla sistolik için en çok 120 mmHg, diyastolik için ise en çok 80 mmHg olmalıdır, bu değerler normal kan basıncı değerleridir.
Türkiye’de 28 yaşın üzerindeki erişkin erkeklerin %49’unda, erişkin kadınların %56’sında kan basıncı yüksekliği vardır. Bir başka deyişle ülkemizde yaklaşık 16.3 milyon insanın hipertansiyonlu olduğu söylenebilir. Bu nedenle toplumun her yaş grubundan bireyler yılda en az bir kez tansiyonlarını kontrol ettirmelidir.Hipertansiyon beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybı gibi hastalıklara neden olabilir. Kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulan hipertansiyon hastalarında bu hastalıkların oluşması önlenebilir.
Kolesterol vücudumuzun bütün hücrelerinde bulunan yağ benzeri bir maddedir. Kanda fazla miktarda bulunması zararlıdır. Kolesterol bir yandan karaciğerde üretilirken, besinlerle de alınır.Kişinin kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse, kalp hastası olma ihtimali de o kadar yüksektir. Türkiye’de birinci sırada gelen ölüm nedeni kalp-damar hastalığıdır.20 yaşın üzerindeki kişiler, kan kolesterol düzeylerini bilmeli ve bunun gerektirdiği yaşam tarzı değişikliklerini uygulamalıdır. Özellikle anne, baba veya kardeşlerinde erken yaşta kalp hastalığı olduğu bilinen kişiler ve şeker hastaları mutlaka kan kolesterollerini ölçtürmeli ve gereken önlemleri almalıdır.
LDL kolesterol, kanda, kolesterolü taşıyan başlıca pakettir. Kanda yüksek olduğu zaman damarların iç yüzüne yapışıp, plaklar oluşturur. Kolesterol dışındaki bazı maddelerin de eklenmesiyle bu plaklar büyür ve bunlar üzerinde oluşan çatlaklarda gelişen pıhtılar damarları tıkarÇağımızda çok yaygın olan bu hastalık damar sertliği olarak bilinir. Damar tıkanıklığı kalp damarlarında oluşmuşsa kalp krizine, beyin damarlarında oluşmuşsa felce neden olur.Kandaki kolesterolün bir bölümü de HDL kolesterol adı verilen paketlerin içinde taşınır. Bu tip (HDL) kolesterol ters yönde taşınmada görevli olduğu için damar duvarındaki kolesterolün uzaklaştırılmasında yardımcı olduğundan “iyi huylu” kolesterol denilmektedir.
Dünyada tüm ölümlerin %1-2’sinin sorumlusudur ve hastalığın kalp üzerindeki olumsuz etkileri genellikle hastalığın kalbi tahrip etmesinin ardından ortaya çıkar.Kalp kapaklarında çalışma bozukluğu yapar.En sık nedeni romatizmal(çoçukluk çağında, boğazda yerleşen, üst solunum yolu infeksiyonuna yol açan özel bir tipteki mikroplara karşı vücutta oluşan savunma mekanizmasının yanlış bir yola girerek kalp kapaklarına zarar vermesi)dir.Nefes darlığı,göğüste çarpıntı hissi başlıca şikayetlerdir ve genellikle hastalar tarafından pek önemsenmez özellikle de sigara içenler sigaraya bağlar. Fakat geç kalındığı takdirde sinsice kalp büyümesi ve kalp yetmezliği olur.
Ekokardiyografi denen kalbin ultrasonu teşhisi koydurur.Her ne kadar bazı ilaçlarla şikayetler azaltılmaya çalışılsa da kesin tedavi cerrahidir.Önemli nokta ameliyat sınırlarını geciktirmemektir. Günümüzde 70 yaş ve altında kalp kapağı ameliyatlarını koltukaltından hiçbir kemik ve kas kesmeden 5-6 cm lik bir kesiyle yapabiliyoruz.Bu yöntemle kapaklar tamir edilebildiği gibi değiştirilebilmektedir.Bu yöntemin çabuk iyileşme,erken taburculuk,estetik görünüm,düşük infeksiyon riski,günlük yaşama hızlı dönme,otomobil kullanabilme,emniyet kemeri takabilme gibi bir çok avantajı vardır.
Çarpıntı kalp atımlarının kişi tarafından rahatsızlık verecek şekilde hissedilmesi halidir. Kalp atımları hızlı, kuvvetli, düzensiz, tekleme şeklinde olabilir. Çarpıntı hissi anlık, uzun veya kısa süreli olabilir. Her çarpıntı hastalık işareti değildir. Üzülsek, heyecanlansak, öfkelensek çarpıntı hissedebiliriz. Yattığımız yerde kalp atımlarımızı daha fazla hissedebiliriz; bu durum normaldir.Hipertansiyonu olan, kalp krizi geçirmiş kişilerde, kalp-damar hastalığı olanlarda ve kronik akciğer hastalığı olanlardaki çarpıntı hissi önemli olabilir ve tıbbi araştırma gerekir.
Çarpıntı yakınması olanlara bazen “aritmi” tanısı konabilir.Aritmi, kalpte görülen ritim bozukluklarının genel adıdır. Çok farklı aritmi çeşitleri vardır; bunların bir çoğu önemsizdir, ancak bazı aritmiler yaşamsal önem taşıyabilir.Aritmiler, sürekli veya gelip geçici olabilir. Aritmiler birkaç saniye kadar kısa sürebileceği gibi, saatler veya günler sürebilir. Bazı aritmilerse kroniktir; yaşam boyu devam edebilir.Elektrik uyarısının ortaya çıkış şekline, kalp dokusuna yayılma özelliklerine ve kalp hızına göre çok çeşitli aritmi tipleri vardır. Bunların ayrımı esas olarak elektrokardiyografi (EKG) ile yapılabilir. EKG kaydı elektrokardiyografi cihazı ile yapılır ve kalbin elektrik aktivitesini gösteren bir tetkiktir.